KENDİNE ÖZGÜ TARZI VE KALİTEYE VERDİĞİ önemle farkını ortaya koyan Fuga 2013 yılına 2012 yılında aldığı tasarım ödüllerine yenilerini ekleme hedefiyle başlıyor. Firma yetkilileri Fuga tasarım ekibinin büyük bir titizlikle hazırladığı yeni koleksiyonunu müşteri talepleri, teknolojik yenilikleri ve sektörel yönelimleri göz önüne alarak oluşturulduğunu belirtiyor. Fugahın yeni koleksiyon çalışmalarında farklı yaşam konseptleri geliştirerek; oturma grupları, yemek odaları, TV üniteleri, yatak odaları ve dekorasyon ürünleri dahil olmak üzere tüm ürün gruplarında bir çok yenilik yapan Fuga, bu sezonda müşterilerinin beğenisini kazanacağa benziyor. Kendi stilinizi ve tarzınızı yansıtmak için tasarladığı modüler sistem ürünleri ile müşterilerine yenilikçi alternatifler sunuyor.
Dekorasyonda renk ve mekan uyumları
Kendi zevklerinize, ihtiyaçlarınıza göre dekore edebileceğiniz, huzurlu ve keyifli bir yaşam alanı yaratmak istiyorsanız, bazı klişeleri göz ardı etmeniz gerekebilir.
Kıyafetiniz, ayakkabılarınız ya da çantanız için bu kural geçerli olabilir ancak mobilyalarınızın, perdeniz ya da halınızla uyumlu olması gerekmez. Zaten birbiriyle uyumlu renkleri tercih ederken aşırıya kaçarsanız, odalarınız tek düze birer yaşam alanı olmaktan öteye geçemezler. Odanızı dekore ederken bir tane ana renk seçin. Diğer mobilya ve aksesuarları bu rengin aksine daha baskın ya da parlak olan ürünleri tercih ederek renklendirin. Bu felsefeyi sadece oturma odanızda veya salonunuzda değil, tüm yaşam alanlarında hatta yatak örtülerinizde bile kullanabilirsiniz.
“Salona bir avize gerekir”
Gerçekten güzel antika bir avizeniz ya da tasarım bir sarkıt lambanız yoksa bu kurala uymak zorunda değilsiniz. Bütün bir odayı aydınlatan ve dimmer özelliği olmayan bir tavan lambası, sağlıksız ve gözü yoran ışık kaynağından başka birşey değildir. Dımmer özelliği olan lambaderler, aplikler ve abajurlar kullanarak istediğiniz mekanı aydınlatır, gereksiz ışık kaynağından kurtulmuş olursunuz,
“Metalleri birbirleriyle karıştırmayın”
Old school akımı bize metalleri karıştırmamak lazım diyor. Oysa ki gümüş, altın, pirinç, bronz ve bakırı kombinleyerek ortaya muhteşem bir mekan çıkarabilirsiniz. Mesela, altın bir aynanın yanına eski gümüş aplikler takabilir veya nikel kaplı modern bir mutfakta vintage pirinç avize kullanabilirsiniz. Ya da gümüş, altın, bronz aksesuarlarınızı büfenizde ve çalışma masanızda bir arada sergileyebilirsiniz. Hatta altın veya pirinç gibi sıcak metaller ile gümüş gibi soğuk metalleri karıştırsanız, etkiyi daha da artırırsınız.
“Eski ve yeniyi karıştırmayın”
Dekorasyonunuzu boğucu bir hale getirmek istiyorsanız elbette ki tek bir tarz ya da dönem kullanabilirsiniz. Ancak keyifli ve gözalıcı bir yaşam alanı istiyorsanız, çeşitli tarzları birbirleriyle karıştırmanızı öneririz.
Eski ile yeniyi kombinlemenin en kolay yolu, odanın mimarisini ele almaktır. 1930’lardan kalma bir evde yaşıyorsanız, modern aydınlatmalar, halılar ya da aksesuarlar ekleyerek, 21. yüzyılı evinize getirebilirsiniz. Eğer yüksek tavanlı bir apartman dairesinde yaşıyorsanız, oryantal bir halı. antika bir ayna ya da tarih ve sıcaklık duygusu oluşturmak için klasik bir avize seçebilirsiniz.
“Mutlaka parlak bir renk kullanın”
Günümüzde moda olan bu akım, dekorasyondaki en klişe sözlerden biridir. Neden natürel renklerle dekore edilen bir odaya renk katmak zorunda olasınız ki? Bir duvarı kırmızıya boyayarak veya kanepenizin üzerine san yastıklar ekleyerek mekanı vurgulayabilirsiniz belki ama, sakin ve huzurlu bir yaşam alanı istiyorsanız… Unutmayın, doku ve malzeme çeşitliği olan sakin bir dekorasyonun, parlak renklerle dolu bir oda kadar etkisi vardır. Natürel renkler, parlak mobilyalar kadar gözleriniz yormaz ve size sakin bir ortam sunar.
“Küçük mekanlarda natürel renkler kullanın”
Çoğu insan aydınlık bir alan oluşturmak için en kolay yolun duvar, zemin ve tavanda natürel renkler kullanması gerektiğini bilir. Ama günümüzde birçok «ç mimar derinlik duygusu yaratmak için küçük bir odada koyu duvar rengi tercih ediyor. Duvarlarda, tavanda ve zeminde koyu renk kullanmak cesur bir hamle olarak gözükse de. daha fazla yer algısı yaratmak ve gözünüzü kandırmak için en doğru seçimdir. Küçük bir odada koyu renk kullanırken dikkat etmeniz gerekenler ise aynalar, tablolar ve metalik mobilyalar kullanmaktır, Böylece mekandaki koyu renk algısını dengeleyebilirsiniz. Ayrıca odaya sıcak bir parlaklık katmak için de tavan aydınlatması yerine lambader ya da abajur kullanabilirsiniz.
“Küçük odalarda küçük mobilya kullanın”
Ölçek ve oran elbette önemlidir ama bu. metrekare olarak dar olan odanızı küçük mobilyalarla doldurmak gerektiği anlamına gelmez. Küçük metrekareli bir odada birkaç parça büyük mobilya kullanarak, mekanı olduğundan büyük gösterebilirsiniz. Mesela küçük bir yatak odanız varsa, duvardan duvara uzanan koyu renkli bir yatak başlığı alabilir, komodinleri de yatak başlığına monte edilebilen çekmecelerden seçebilirsiniz. Aydınlatma olarak da duvar içine yerleştirilen led aydınlatmalardan kullanabilirsiniz.
“Oturma odasında kanepe olmalıdır”
Bu klişe dekorasyon mitleri: mutfağın tezgaha, çalışma odasının masaya, yatak odasının dolaba ihtiyacı vardır şeklinde uzayıp gider. Oysa, rahat bir ev dekorasyonu için kurallar yoktur. Tek yapılması gereken ev sahibinin tüm ihtiyaçlarının doğru bir şekilde karşılanması olmalıdır. Eğer yemek odanız ya da masanız yoksa, mutfaktaki ada ünitesine bar sandalyeleri koyarak bu alanı yemek bölümü olarak kullanabilirsiniz. Çocuğunuz dizüstü bilgisayar kullanıyorsa odasına çalışma masası koymanız gereksiz bir ayrıntı olur. Ya da tek başınıza yaşıyorsanız, kanepe yerine tek kişilik rahat bir koltuk ve masa size yeterli gelecektir
.
.
Modern Detaylarla Dolu Dinamik Bir Yaşam
Modern detaylarla dolup taşan dinamik bir yaşamın her anına şahit olan Galata meydanına uyanmanın keyfi…
Salonun devamında görülen yemek bölümü alt kısmı özel olarak tasarlanmış mermer masa ve sandalyeleri ile göze çarpıyor. Aydınlatma ünitesi Diseno’dan seçilmiş.
Galata meydanında konumlanan ve 100 m2′lik bir alana yayılan apartman dairesi Leb-i Derya restoranın ortaklarından Ahmet ve İnci Özkasnak Özbek’e ait. Ev sahiplerinin istekleri ve yaşam tarzları ön planda tutularak tasarlanan evde yaşam alanına hakim manzaranın etkileri eşya ve aksesuar seçimine de yansımış. Her türlü abartıdan uzak tasarlanan evde gün ışığını tüm güzelliğiyle hissetmek mümkün. Mekana hakim ferahlık hissi yüksek tavanlarından ve duvarlara uygulanan açık renk skalasından kaynaklanıyor.
Sade hatların, pratik detaylarla birlikte kullanıldığı eve, kendine özgü bir stil kazandırılmış. Boğazın ihtişamlı manzarasıyla buluşan yemek ve oturma bölümleri, evin yalın detaylarla çözümlenen diğer alanlarının karakterini belirliyor. Güneşi ve denizi içeri davet eden mekan, ev sahiplerinin zevkini yansıtırken aynı zamanda renk ve malzeme seçimine de dikkat çekiyor. Cağaloğlundan alınan eski bir kilimin renklendirdiği yaşam alanı, ortak bir düzende çözülmüş. Oturma ve yemek bölümleri boğaz manzarasıyla bütünleşiyor. Yemek bölümünde servis tezgahının arkasında mutfak yer alıyor. Diğer tarafta giriş holünün açıldığı bölümler tasarlanırken, ev sahiplerinin enerjik ve pratik yaşam anlayışından yola çıkılmış. Antrenin açıldığı mekanlardan biri olan yatak odası boğaz manzaralı salonun tam tersinde yerini almış. Galata meydanına bakan oda, yalın dekorasyonuyla evin en sakin köşelerinden birini oluşturuyor. Giyim odası da manzaradan payını almış. Ara holde yaratılan dinlenme ve çalışma bölümü içinde klasik ve modern ayrıntılar barındırıyor. Ev sahipleri, evin huzur veren atmosferi ile uyumlu olması için genel olarak natürel malzemeye ağırlık vermeyi tercih etmiş. Doğal detaylarla karakter kazanan ev, tümüne hakim olan sakin çizgisiyle dikkat çekiyor. Ev sahiplerinin yaşam stillerine ve ihtiyaçlarına göre şekillenen mekanda kullanılan malzeme seçimi sırasında doğallık olduğu kadar işlevsellik de ön planda tutulmuş. Odalar dahil evin tüm zeminlerinde ilerleyen parke, ıslak zeminlerde yerini mermere bırakmış. Evin ilk yapıldığı andan bugüne kadar yıpranmadan gelmiş ahşap yüzeyler korunarak kullanılmış.
0 yorum:
Yorum Gönder